Qhaler, astım ve KOAH hastalıklarında kullanılan kuru toz ilacın ağızdan solunum yoluyla hava yollarına ve akciğerlere iletilmesini sağlayarak hastalığın belirtilerini gidermeye yardımcı olan inhalasyon cihazıdır.
Solunum yolu ile ilaç alma şekli olan inhalasyon yöntemi, astım ve KOAH gibi akciğer hastalıklarının tedavisinde önemli bir yere sahiptir. 200 yıllık bir kullanım geçmişine sahip ve bugün hala kullanımda olan inhaler cihazlar, sanayi devriminin başlarında icat edilmiş ve o dönem için oldukça önemli ve büyük bir buluş olarak kabul edilmiştir. İnhaler cihazlar eski çağlardan günümüze kadar önemli değişimler ve gelişmeler ile kullanım açısından daha modern ve kolay bir hale gelmiştir.
Eski dönemlere baktığımızda yaklaşık 2000 yıl öncesinde Amerika’da tütün ve benzeri bitkilerin tedavi edici ve canlandırıcı etkisi keşfedilmiştir. Lake Valencia tarafından bulunan ve elle şekil verilerek yapılan pipo benzeri borular ile beraber bu bitkiler solunumsal çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır.
Astım nedir?
Astım, solunum sisteminde yer alan hava yollarında daralmaya neden olan, uzun süreli devam eden ve nöbetler (krizler) halinde gelen solunum sistemi hastalığıdır. Akciğerlere oksijenin taşınmasında görev alan ve ‘bronş’ olarak adlandırılan yapılarda meydana gelen iltihap ve ödem, daralmaya neden olarak akciğerlere hava giriş çıkışını zorlaştırır ve hastalığın belirtilerinin ortaya çıkmasına sebep olur.1
Sağlıklı ve astımlı kişilerde solunum yolları
Sağlıklı bir kişide;
Astımlı hastaların;
Kaynaklar:
1.http://www.webmd.com/asthma/guide/what-is-asthma
2.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/4102011173155-TANIM-VE-EPIDEMIYOLOJI.pdf
3.http://www.nhlbi.nih.gov/health/prof/lung/asthma/naci/asthma-info/index.htm
4.http://www.patient.co.uk/health/asthma-leaflet
Astımın görülme oranı
Astımın dünyada yaklaşık olarak 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmektedir. Bu rakam ülkemiz için yaklaşık 3,5 milyon kişidir.
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/4102011173155-TANIM-VE-EPIDEMIYOLOJI.pdf
Astıma neden olan ve tetikleyen faktörler
Astımın kesin olarak nedeninin bilinmemesi ile birlikte kalıtsal ve çevresel faktörler astım nöbetlerinin ortaya çıkmasında rol oynar. Risk faktörlerinin başında kalıtsal etkenler astımın ortaya çıkmasında, çevresel etkenler ise nöbetlerin meydana gelmesinde etki gösteren faktörlerdir.
Kişisel etkenler
Çevresel etkenler
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/410201117326-Risk-faktorleri.pdf
Astımın belirtileri
Astımı olan hastalarda,
Hastaların çoğunda alerjik rinit ve egzersiz sırasında ortaya çıkan nefes darlığı da bulunmaktadır.1 Belirtiler tekrarlayıcı, nöbetler halinde, daha çok gece ve/veya sabaha karşı meydana gelen, kendiliğinden veya ilaçlar ile hafifleyen/kaybolan, mevsimsel veya günlük değişkenlik gösteren karakterdedir.2
Kaynaklar:
1.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/4102011173247-Tani-ve-Siniflama.pdf
2.Expert Panel Report 3(EPR-3): Guidelines for the diagnosis and management of asthma-Full Report 2007, J Allergy Clin Immunol 2007;120:s94-s138.
Astımın tanısı ve tedavisi
Tanı
Astımın tanısı, hastanın öyküsüne ve akciğer fonksiyonu ölçümlerine göre konulmaktadır. Hastanın öyküsünde tekrarlayıcı, mevsimsel, sıklıkla gece meydana gelen nefes darlığı ve öksürük, aynı zamanda alerjenler veya çevresel etmenlerle tetiklenen nöbetler gibi astıma özel belirtilerden birinin bulunması astım tanısını akla getirir. Astım tanısının kesinliği, solunum fonksiyon testleri ve diğer alerjik tetkikler ile belirginleşir. Solunum fonksiyon testleri hem tanıda hem de astımın şiddetinin belirlenmesinde önemli bir basamaktır.1 Solunum fonksiyon testlerinde, zorlu bir nefes alıp verme işlemi sonrası verilen nefesin miktarı ve hızı ölçülerek kişinin akciğer fonksiyonlarında meydana gelen değişiklikler hesaplanmaktadır. Tüm sonuçlar incelenip değerlendirildikten sonra astım tanısı konulur ve amaca yönelik gerekli tedaviler uygulanır.2
Tedavi
Günümüzde astımın tedavisini çevresel etmenlerden korunma ve ilaç tedavisi oluşturur. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar kontrol edici ve rahatlatıcı (belirti giderici) olmak üzere ikiye ayrılır;
Astım hastalığında temel sorun hava yollarında olduğu için ilaçların doğrudan hava yoluna uygulanması tercih edilir. Nefes yolu ile alınan ilaçların yanı sıra ağız yoluyla ve enjeksiyon ile uygulanan ilaçlar da bulunmaktadır.3 İlaç tedavisine ek olarak günümüzde birçok hasta, hastalıklarının giderilmesinde veya belirtilerinin azaltılmasında;
Beslenme ve diyet destekleri gibi tamamlayıcı astım tedavisini tercih etmektedir.
Yapılan çalışmalarda alternatif ve tamamlayıcı tedavinin, astım hastalarının yaşadığı belirtilerin azalmasında ve yaşam kalitelerinin artmasında önemli gelişmeler sağladığı gösterilmiştir.4,5
Tedavi sürecinde bir diğer önemli konu ise astım eğitimidir. Astımlı hastaların etkin bir şekilde tedavi edilebilmeleri için hastanın ya da hasta çocuksa ailesinin, doktorlarıyla iyi bir işbirliği içinde olması gerekir. İşbirliğinin amacı doktorun rehberliğinde hastanın kendi durumunu kontrol edebilmesi ve kendi kendini tedavi edebilme konusunda beceri kazanmasını sağlamaktır.
Astım eğitimi; hastanın eğitimi, ailesinin eğitimi ve hastayla karşılaşan sağlık çalışanlarının eğitimi olarak tanımlanabilir. Astımlı hastaların, başta hastalıklarını ve risk faktörlerini, kontrol edici ve rahatlatıcı ilaçların farklarını anlamalarını sağlar, inhaler ve PEFmetre kullanımı hakkında bilinçlendirme çalışmaları içerir ve yaşam kalitelerini artırır.6
Kaynaklar:
1.http://ginasthma.org/local/uploads/files/GINA_Pocket2013_May15.pdf
2.http://www.webmd.com/asthma/guide/lung-function-tests-asthma
3.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/4102011173256-ASTIM-ILACLARI.pdf
4.http://www.tuberktoraks.net/managete/fu_folder/2006-02/2006-54-2-189-196.pdf
5.http://www.asthma.org.uk/knowledge-bank-treatment-and-medicines-complementary-therapies
6.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/4102011173359-HASTA--HEKIM-ISBIRLIGI-HASTA-EGITIMI.pdf
Çocuklarda astım ve tedavisi
Astım çocuklarda sık görülen bir hastalıktır. Son yıllarda yapılan çalışmalar çocuklarda astım görülme oranının zamanla arttığını göstermektedir. Çocuklarda en sık gözlenen astım belirtisi öksürük ve hışıltılı solunumdur. Solunum fonksiyon testleri uygulanamayan yaşlardaki çocuklarda (5 yaş öncesi) astım tanısı, ailede astım öyküsü, alerji durumu, oyun sırasında nefes darlığı gibi belirtiler ile konulmaya çalışılır.
Çocuklarda astım tedavisinde de kontrol edici ve rahatlatıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Tedavinin amacı belirtileri ortadan kaldırmak, akciğer fonksiyonunu normal sınırlarda tutmak ve çocuğun aktif ve normal yaşam sürmesini sağlamaktır.
Astımlı çocuklarda nöbetlerin ve olası yaşamı tehdit edici durumların önlenmesi açısından ailelerin duyarlı olması çok önemlidir. Alerjenlerden kaçınma, uygun ilaç tedavisi ve düzenli takip, tehlikeli astım nöbetlerinin ve hastaneye yatışların önüne geçilmesinde temel önlemlerdir.
Özel durumlarda astım
Egzersiz ile tetiklenen astım, kuvvet uygulanan fiziksel aktiviteler sırasında veya sonrasında meydana gelen nefes darlığı, göğüste tıkanıklık, ağrı ve hırıltı yakınmaları ile karakterizedir. Astımı olan hastalarda egzersiz sırasında astım belirtileri gözlenebileceği gibi, sadece egzersiz sırasında astım belirtileri gelişen birçok kişi bulunmaktadır.
Astım kontrol altında tutulduğu sürece, yani astım tedavisi uygun ve yeterli ise, aktif bir yaşam içerisinde egzersiz ve spor yapılabilir. Olimpiyat madalyası kazanan çok sayıda astımlı sporcu vardır. Özellikle kısa sürede yoğun egzersizler ile belirtiler oluşurken, yavaş ve uzun sürede yapılan egzersizlerde belirtiler daha hafif olmaktadır. Örneğin yürüyüş, koşmaya göre daha güvenlidir.
Egzersiz ile tetiklenen astımdan korunmak için öneriler
Kaynak: http://www.webmd.com/asthma/guide/exercise-induced-asthma?page=2
Gebelerde astım
Gebelik sırasında en sık karşılaşılan solunum sistemi hastalığı astımdır (%4-7). Gebelik astım seyrini etkilerken, astımın da gebelik ve doğum üzerine etkileri olabilir. Gebelikte oluşan fizyolojik değişiklikler, astımın gebelik sırasındaki seyrini sıklıkla etkilemektedir. Gebelikte en şiddetli ataklar 24-36. haftalar arasında gözlenmekte, son dört haftada belirtiler azalmakta ve %90 astımlıda ise doğum sırasında sorun yaşanmamaktadır. Gebelik sırasında sağlanan astım kontrolü anne ve bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Bu nedenle gebelik sırasında yakın takip ve ilaç ayarlamaları gerekli olur. Kontrol altına olmayan astım; hipertansiyon, sezaryen doğum, rahim içi büyüme geriliği, prematür (erken) doğum, düşük doğum kilosu gibi birçok duruma neden olur. Ağır astımlı kadınlarda erken doğum ve düşük doğum kilolu bebek riski çok daha fazla bulunmuştur. Astım kontrol altında ise bu risk hiç yoktur veya çok azdır.
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/2322011174111-Ozel-durumlarda-astim-.pdf
Astım ile ilgili sıkça sorulan sorular
Astım ve alerjik rinit birlikte seyreden hastalıklardır. Astım olgularının %75’inde allerjik rinit, allerjik rinit olgularının da % 10-40’ında astım varlığı veya gelişimi bilinmektedir. Alt ve üst havayolları yatay ve dikey bir etkileşim içindedir. Her iki hastalık birbirine paralel seyir gösterir. Rinit, astım gelişimine öncülük ettiği gibi astımlılarda rinit varlığı astımın şiddeti için önemli bir risk faktörüdür.
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/2322011174111-Ozel-durumlarda-astim-.pdf
Astım kesin olarak tedavisi olmayan uzun süreli bir hastalıktır. Astım tedavisinin amacı hastalığın kontrol altına alınmasını sağlamaktır. Kontrol altına alınmış astımda;
Kaynak: https://www.nhlbi.nih.gov/health/health-topics/topics/asthma/treatment.html#
Doktorunuzun astımın tanısı için kullanacağı bazı önemli testler bulunmaktadır. Bu testler klinikte sık olarak kullanılan akciğerlerinizin kapasitesini ve fonksiyonlarını ölçen akciğer fonksiyon testleri (spirometri), alerjik astımlı hastalarda özel bir alerjene (polen, yiyecek) karşı hassasiyeti belirleyen alerji testleri (prick deri testi vb.) ve astımın meydana gelmesinde önemli rolü olan antikorların ölçülmesini sağlayan bazı özel kan testleridir (IgE testi).
Kaynak: http://www.webmd.com/asthma/guide/diagnosing-asthma-tests
Astım için kullanılan solunum fonksiyon testlerinden en yaygın olanı spirometri ve metakolin provokasyon teknikleridir. Spirometri kolay uygulanabilen ve akciğerlerdeki havanın ne kadar hızla ve miktarda çıktığına ait bilgiler veren bir yöntemdir. Aynı zamanda, astımlı hastalarda meydana gelen hava kısıtlaması ve tıkanıklık hakkında bilgi vermesi astımın tanısı ve tedaviye karşı yanıtının değerlendirilmesi açısından önemli bir yere sahiptir.
Metakolin provokasyon testleri öykü ile astım düşünülen, ancak solunum fonksiyon testlerinde hava yolu tıkanıklığı gösterilemeyen hastalarda, laboratuvar ortamında hava yolu aşırı duyarlılığını saptamak amacıyla uygulanır. Astımın tanısında oldukça önemlidir.
Kaynak: http://www.webmd.com/asthma/guide/lung-function-tests-asthma
Sigara içmek astımda sürekli bir şekilde hava yolu iltihabına yol açar. Sigara çok miktarda toksik, karsinojenik madde bulundurması nedeniyle hava yolları hücrelerinde kısa ve orta dönemde hasara neden olur.1 Sigara kullanımı sonucunda hava yollarını direkt olarak etkileyen birçok zararlı madde içeren toksik ajanlarla tekrar eden maruziyetler sonucunda hastalık giderek kötüleşmektedir.2
Sigara içen astımlılar sigara içmeyenlerle karşılaştırıldığında ölüm riski, daha ağır astım bulguları, solunum fonksiyonlarındaki düşüşün hızlanması ve hastaneye yatışların arttığı belirlenmiştir.3
Kaynaklar:
1.Hoffmann D, Hoffmann I. The changing cigarette, 1950-1995. J Toxicol Environ Health 1997;50:307-64
2.Hargreave FE, Parameswaran K. Asthma, COPD and bronchitis are just components of airway disease. Eur Respir J 2006;28:264-7.
3.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/2422011121534-terj12021.pdf
Astımlı hastaların bir kısmında evcil hayvanlara karşı alerji gelişmektedir. Evlerde beslenen kedi, köpek, muhabbet kuşu gibi evcil hayvanlar bazı astım hastalarını olumsuz etkilemektedir. Bu hastaların tedavisi sırasında evcil hayvanların evden uzaklaştırılması ve evcil hayvanı olanlarla da temas ettirilmemesi gerekir.
Kaynak: Erdinç M, et al. Astım ile yaşam. İstanbul. Aves Yayıncılık.2009. 51 pp.
Obezite ve şişmanlık, sağlığı etkileyebilecek, anormal veya fazla yağ birikimidir. Vücut kitle indeksi (VKİ), boy için ağırlığın basit bir indeksidir ve şişmanlık ve obeziteyi tanımlamak için sıklıkla kullanılır. VKİ, vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m) karesine bölünmesiyle hesaplanır. Dünya Sağlık Örgütü, şişman olmayı VKİ’nin 25 veya daha üzerinde, obeziteyi VKİ’nin 30 ve daha üzerinde olması şeklinde tanımlamıştır.1
Yapılan çalışmalar obezitesi olan çocuklarda ve yetişkinlerde (özellikle kadınlar) astımın görülme olasılığının normal bireylere oranla daha fazla bulunduğuna işaret ediyor. Obezitesi olan hastalarda astım gelişme riskinin daha fazla olması genetik altyapı, akciğer fonksiyonlarının değişmesi gibi birçok faktöre bağlı olabilir.2
Kaynaklar:
1.Soyer Ö, Kalaycı Ö. Astım ve obezite, Hacettepe Tıp Dergisi 2007;(38):194-198.
2.Boulet LP. Asthma and Obesity, Clin Exp Allergy. 2013;43(1):8-21.
Astım kronik bir hastalıktır ve hastanın fiziksel, duygusal ve sosyal yaşamı üzerine etki eder. Hastanın okul ve iş hayatından uzaklaşmasına yol açabilir.1,2 Özellikle astım belirtilerinin iyi kontrol edilemediği durumlarda duygusal faktörlerin önemi daha fazla ön plana çıkmaktadır.3
Stres hali solunum sorununun ortaya çıkmasını kolaylaştırmanın yanında, şiddetini de arttıran bir durumdur. Kaygılı kişi mevcut nefes darlığını daha da endişe ile yorumlar.4 Bu ise kısır döngü oluşturmaktadır. Yani stres astımı tetikler, astım ise hastada sürekli bir kaygı hali oluşturur.
Kaynaklar:
1.Rikard KA, Stempel DA. Asthma survey demonstrates that the goals of the NHLBI have not been accomplished. J Allergy Clin Immunology 1999;103:171.
2.Juniper EF. Quality of life in adults and children with asthma and rhinitis. Allergy 1997;52:971-977.
3.National Institutes of Health. Global strategy for asthma management and prevention (GINA). NIH Publication No. 02-3659, 2002.
4.Özkan S. Psikiyatrik Tıp: Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi. İstanbul, 1993:109-113.
KOAH ve KOAH alevlenmesi
Kronik (uzun süreli) Obstrüktif (tıkayıcı) Akciğer Hastalığı (KOAH), akciğerlerdeki hava yollarının uzun süreli daralmasına bağlı olarak hava akımının kısıtlanması ile karakterize, tam olarak geri dönüşü olmayan ve zamanla kötüleşen bir hastalıktır.
KOAH, zararlı gaz ve taneciklere (özellikle sigara dumanına) karşı hava yollarında oluşan iltihabi bir süreç sonucu ortaya çıkar. Uzun süreli devam eden hava yolu daralması ve akciğer dokularında meydana gelen harabiyet sonucunda hastada ciddi nefes darlığı meydana gelir.
Hastalık sinsi ilerlediği ve sigara bağımlıları öksürük, balgam çıkarma gibi belirtileri önemsemedikleri için KOAH teşhisi konulduğu zaman hastalar akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş olurlar.
KOAH alevlenmesi “hastalığın doğal seyri esnasında, günlük olağan değişimlerin ötesinde, nefes darlığı, öksürük ve/veya balgamdaki değişiklikle karakterize olan, tedavide değişiklik gerektirecek kadar belirgin, olaylar” olarak tanımlanmaktadır. 1-4
Kaynaklar:
1.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/232201117745-tani.pdf
2.http://www.nhlbi.nih.gov/health/health-topics/topics/copd/
3.http://www.solunum.org.tr/TusadData/userfiles/file/KOAH.pdf
4.GOLD. NHLBI/WHO Global Intitative for Chronic Obstructive Lung Disease (GOLD) Workshop report. Global strategy for the diagnosis, management and prevention of chronic obstructive pulmonary disease 2009. www.goldcopd.com.
KOAH’ın görülme oranı
KOAH hastalığı yeterince bilinmemekte, yeterince tanı almamakta ve yeterince tedavi edilmemektedir. Dünyada KOAH’lı hastaların ancak %25-40’ı ülkemizde ise %8.4’ü KOAH tanısı almaktadır. KOAH en önemli ölüm nedenleri arasında, dünyada 4. ve Türkiye’de ise 3. sıradadır.
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/232201117627-koah_epidemiyolojisi.pdf
KOAH’a neden olan faktörler
KOAH’da risk faktörlerinin belirlenmesi hem hastalığın farklı toplumlardaki görülme sıklığının azaltılmasında, hem de var olan hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılmasında önemlidir. KOAH gelişiminde rol oynadığı düşünülen risk faktörleri 6 başlık altında toplanabilir:
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/232201117653-risk_faktorleri.pdf
KOAH’ın belirtileri
KOAH genelde 40 yaşından sonra belirti vermeye başlar.
Hafif KOAH’ta, hastaların temel belirtileri uzun süreli öksürük ve balgam çıkarmadır. Bu belirtiler, hava akımı kısıtlılığının gelişiminden yıllar önce başlamış olabilir ve genellikle hastalar tarafından önemsenmez.
Orta şiddette KOAH’ta, hava akımı kısıtlılığı belirginleştiği için hastalar genelde günlük aktivitelerini etkileyen nefes darlığı yaşarlar. Hastalar bu evrede belirtilerin belirginleşmesi nedeniyle doktora başvurur ve KOAH tanısı alır.
Ağır KOAH’ta günlük işler yapılırken sıklıkla nefes darlığı hissedilir, şiddetli halsizlik vardır ve gece nefes darlığı nedeniyle uyku düzeni bozulur.
Çok ağır KOAH’ta otururken dahi nefes darlığı hissedilir, yürümek zorlaşır ve günlük aktivitelerde (işe gitme, vb.) kısıtlamalar meydana gelir.
KOAH’ın en sık gözlenen belirtileri;
Kaynaklar:
1.http://www.solunum.org.tr/TusadData/userfiles/file/KOAH.pdf
2.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/232201117745-tani.pdf
3.http://www.patient.co.uk/health/chronic-obstructive-pulmonary-disease-leaflet
KOAH’ın tanı ve tedavisi
Tanı
KOAH’ın tanısı, belirtilerin değerlendirilmesine, hastanın öyküsüne, fiziki muayeneye ve solunum fonksiyon testlerinin sonuçlarına göre konulur. Akciğer filmi ve kan gazları da tanıya yardımcı olan diğer tetkikler arasındadır.
Belirtilerin değerlendirilmesi: Uzun süreli öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı yakınmaları ve/veya risk faktörlerine maruziyet öyküsü olanlarda KOAH düşünülmektedir.
Öykü: KOAH olduğu düşünülen her hastada detaylı bir tıbbi öykü alınıp sigara kullanımı, mesleki maruziyet, hava kirliliği, aile öyküsü, hastaneye yatış olup olmadığı ve kullandığı ilaçlar sorgulanmaktadır.
Fiziki muayene: Fiziki muayene, KOAH tanısı sırasında tek başına yeterli bilgiler sağlamaz. Solunum fonksiyonlarında belirgin bozukluk oluncaya kadar, hava akımı kısıtlanmasının fizik muayene belirtileri ortaya çıkmaz.
Solunum fonksiyon testleri: KOAH olduğu düşünülen her hastada kesin tanı için solunum fonksiyon testi yapılmalıdır. Solunum fonksiyon testleri hava akımı kısıtlılığını gösteren kolay, tekrarlanabilir ve güvenilir bir testtir.1,2
Kaynaklar:
1.http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/232201117745-tani.pdf
2.http://www.goldcopd.org/uploads/users/files/GOLD_Pocket_May2512.pdf
Tedavi
Tedavinin başlıca amacı hastalığın ilerlemesinin önlenmesi, belirtilerin giderilmesi egzersiz kapasitesinin artırılması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesidir.
Kaynak: http://www.toraks.org.tr/uploadFiles/book/file/232201117834-hastaligin_tedavisi.pdf
KOAH ile ASTIM farkı
KOAH ve astım, her ikisi de aynı kişide birlikte görülebilen, benzer belirtilere sahip uzun süreli, tıkayıcı havayolu hastalıklarıdır. Her ikisinde de akciğerlerde iltihap vardır, ancak altta yatan iltihabın özellikleri bu iki hastalıkta birbirinden oldukça farklıdır ve bunun sonucunda tedaviye yanıtları da çok farklıdır. Astımdaki hava akımı kısıtlılığı kendiliğinden veya tedavi ile genellikle tam olarak düzelebilirken, KOAH’ta hava akımı kısıtlılığı tam olarak geri dönüşümlü değildir ve zararlı ajanlara maruziyet devam ettiği takdirde genellikle ilerleyicidir.
Kaynak: Athanazio R. Airway disease: similarities and differences between asthma, COPD and bronchiectasis. CLINICS 2012;67(11):1335-1343.
KOAH ile ilgili sıkça sorulan sorular
Her gün sigara içen erişkinlerin %82’si sigarayı ilk olarak 18 yaşın altında denemiş ve %53’ü bu yaştan önce her gün içmeye başlamıştır. Sigara içmek, KOAH gelişiminde en başta gelen risk faktörüdür ve KOAH tedavisine alınan yanıtı bozan bir ögedir. Sigara içenlerin, KOAH olsun ya da olmasın küçük hava yollarında iltihap ve kalınlaşma vardır. Bu durum ise KOAH’lı hastalarda alevlenmelerin artmasına ve hastalığın ilerlemesine neden olur.
Kaynak: M.N. Hylkema, et al. KOAH ve astım’da sigara kullanımı. Eur Respir J 2007;29: 438–445.
Uzun süredir sigara kullanan veya maden, metalürji, çimento sektörü gibi KOAH’a neden olabilecek bir meslekte çalışan kişiler; art arda iki yıl ve her yıl üç ay süren başka bir nedene bağlı olmayan öksürük, balgam çıkarma yakınmaları olduğunda,
Her geçen gün giderek artan nefes darlığı yakınması varsa, hemen doktora başvurulmalıdır.
Kaynak: Erdinç M, et al. KOAH ile yaşam. Ankara. Galenos Yayıncılık San.Tic.Ltd.Şti. 2011.20pp.
Akciğerlerin iyi çalışması için egzersiz gereklidir. Ne yazık ki birçok akciğer hastası egzersizden korkar. Bunun nedeni, nefes darlığı hissi veya nefes darlığının zarar vereceği korkusudur. Ancak bu doğru değildir, nefes darlığı hissedilmesi akciğerlere zarar vermez. Hareketsiz kalınması kasların zayıf düşmesine ve akciğer kapasitesinin azalmasına neden olur. Hareketli ve aktif bir yaşam akciğer kapasitesini arttırır.
KOAH hastaları için önerilen başlıca 4 tip egzersiz önerilmektedir. Her egzersiz tipine ne kadar yoğunlaşacağınız doktorlarınızın sizin için uygun gördüğü KOAH egzersiz programına bağlıdır.
Germe egzersizleri: Germe egzersizleri dahilinde ki hareketler kaslarınızın uzamasını ve vücut esnekliğinizde bir artış sağlar. Ayrıca bu egzersizler yapacağınız diğer hareketler için kaslarınızı hazırlar ve kas hasarı ihtimalinizi düşürür.
Aerobik egzersizleri: Aerobik egzersizleri sırasında çoğunlukla kalp ve akciğerleriniz çalışır ve solunum kaslarınızın çalışmasıyla dayanıklılık kapasiteleri artar. Bu durum ise vücudunuzun oksijeni daha verimli bir şekilde kullanmasını sağlayarak nefes alış verişinizde iyileşmeye neden olur. Eğer KOAH iseniz yürüme ve kondisyon bisikleti aerobik egzersizleri içinde sizin için iyi bir seçim olacaktır.
Güçlendirme egzersizleri: Yorulma zamanınıza kadar kaslarınızın çalıştırılmasını içeren hareketlerdir. Bu tip egzersizler vücudunuzun üst kısmı için uygulandığında solunum kaslarınızın güçlenmesine yardımcı olur.
KOAH için nefes egzersizleri: Daha az çaba ile daha fazla nefes ve oksijen almanızı sağlayan hareketlerdir. KOAH’ınız varsa günde 3 ya da 4 kez, 5 ila 10 dk arası dudak büzme hareketleri ve diyaframatik solunum egzersizleri ile nefes alma egzersizlerini yapmaya başlayabilirsiniz.
Kaynaklar:
1.Erdinç M, et al. KOAH ile yaşam. Ankara. Galenos Yayıncılık San.Tic.Ltd.Şti. 2011.20pp.
2.http://www.webmd.com/lung/copd/copd-and-exercise-breathing-and-exercise-programs-for-copd
Nebulizatör, solunum sıkıntısının çok fazla olduğu durumlarda ilaçları hava yollarına daha iyi iletebilmek amacıyla kullanılmaktadır. Nebulizatör kullanımı önerilmişse:
-Nebulizatörünüzün kullanım kılavuzunu dikkatli okuyunuz.
-Nebulizatörünüzü ağızlıkla veya maskeyle kullanabilirsiniz. Acil durumlarda maskeyi tercih edin.
-Nebulizatörün düğmesi açıldıktan sonra yapmanız gereken, sakin bir şekilde nefes alıp vermektir.
-Nebulizasyondan sonra yüzünüzü yıkayın.
-Nebulizatörünüzü kılavuzda belirtildiği şekilde temizlemeniz gerekir. Yoksa mikroplar için kaynak oluşturabilir. Temizlemeden önce ürünün elektrik bağlantısı olmadığından emin olunuz.
-Nebulizatör seti düzenli ve kullanım yoğunluğuna bağlı olarak 15 günde bir veya ayda bir değiştirilmelidir.
-Nebulizatörü kuru ve direkt güneş ışığı almayan bir alanda saklayınız. Aracı tüylü alanların üzerinde (halı, battaniye) bırakmayınız.
-Nebulizasyon 10-15 dakika kadar sürer. 20 dakikadan uzun sürüyorsa teknik servisi arayın.
-Nebulizatör sadece ataklar sırasında tercih edilmeli sürekli inhaler tedavi yerine kullanılmamalıdır.
Kaynak: Erdinç M, et al. KOAH ile yaşam. Ankara. Galenos Yayıncılık San.Tic.Ltd.Şti. 2011.20pp.
-Vücut ağırlığı ideale yakın tutulmaya çalışılmalıdır.
-Fazla kilo söz konusu ise; şekerli, unlu ve yağlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
-Kilo normalin altında ise; protein ve yağdan zengin et, tavuk, balık, yumurta, peynir, süt gibi ürünler tercih edilmelidir.
-Kanda karbondioksit yüksek ise; karbonhidratlar yerine yağlı besinler tercih edilmelidir.
-Yiyecekler 3 yerine 6 öğüne bölünerek yenmelidir.
-Mutlaka yeterli miktarda sıvı alınmalıdır.
Kaynak: Erdinç M, et al. KOAH ile yaşam. Ankara. Galenos Yayıncılık San.Tic.Ltd.Şti. 2011.20pp.
-KOAH gelişiminde en büyük etken “sigara kullanımı”dır. Kişinin kendisi sigara içmese bile, sigara dumanına maruz kalması da hastalığın oluşumunda etkilidir. Sigarayı bırakmak ya da sigara içilen ortamlarda bulunmamak, bu hastalığa yakalanmamak için ilk sırada alınması gereken önlemlerdir.
-Toz ve dumana maruz kalınan mesleklerde çalışan kişilerin sigara içmeleri, KOAH’a yakalanma olasılıklarını arttıracağından, bu kişilerin sigaradan uzak durmaları çok daha fazla önem kazanmaktadır. Bu işyerlerinde, toz ve duman gibi maddelere maruz kalma derecesini azaltacak maske kullanmak gibi önlemler faydalı olacaktır.
-Daha çok kırsal kesimde evlerde yemek pişirmek ya da ısınmak amacıyla kullanılan hayvansal ya da bitkisel kaynaklı yakıtların yerine, başka kaynakların kullanılması önerilmektedir.
-Özellikle kış mevsiminde sık sık nezle-grip olunmasını minimuma indirmek için, her yıl Eylül-Ekim aylarında bir kez grip aşısı ve gereken olgulara 6 yılda bir zatürree aşısı önerilmektedir.
Kaynak: Erdinç M, et al. KOAH ile yaşam. Ankara. Galenos Yayıncılık San.Tic.Ltd.Şti. 2011.20pp.
- Sigara içiyor musunuz?
- Öksürüyor musunuz?
- Balgam çıkarıyor musunuz?
- Yaşıtlarınızla aynı hızı tutturmakta zorlanıyor musunuz?
- Nefesiniz daralıyor mu?
Bu sorulara cevabınız ‘EVET’ ise ‘KOAH’lı olabilirsiniz.
Kaynak: Erdinç M, et al. KOAH ile yaşam. Ankara. Galenos Yayıncılık San.Tic.Ltd.Şti. 2011.20pp.